TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ FİKİR HAREKETİNDE DERİN YARILMA
Ertuğrul Özgün

Ertuğrul Özgün

MEMLEKET İŞLERİ

TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ FİKİR HAREKETİNDE DERİN YARILMA

03 Haziran 2023 - 01:32

2019 yılında birinci kitabı yayımlanan, ana konusu “Türk Milliyetçiliği Fikir Hareketi’nin dünü, bugünü ve yarını,” olan roman türünde yazdığım ve üç kitaptan(üçleme) oluşan Eylül serisinin, üçüncü ve son kitabı da baskı aşamasına geldi.
Uzun bir uğraş ve emekle sayısız eserden yararlanılarak hazırlanan kurgu, üzülerek ifade etmeliyim ki Türk Milliyetçilerinin geldikleri mevcut durumu bütün açıklığı ile anlatmaktadır.
12 Eylül öncesinde sayısız sivil toplum kuruluşuyla, siyasal partileriyle Türk siyasal hayatını önemli ölçüde yönlendiren Türk milliyetçileri, ihtilalde aldıkları ağır darbe ile ihtilalden sonra durağan bir dönem yaşamıştır.
Doksanlı yıllarda yeniden toparlanarak, milletimizin umudu olma yolunda önemli bir atılım gerçekleştiren Türk Milliyetçileri, son yirmi yılda kendini yenileyemediği gibi bugün tarihinde hiç olmadığı kadar dağınık bir görüntü vermektedir.
Kanaatimce bu dönemin kabahatini yalnızca hareketin siyasal organizasyonu üzerine yıkmak eksik olur. Gelinen durumda hareketi temsil eden bütün sivil toplum kuruluşları ve birey olarak bu fikrin mensubu herkesin payı vardır.
Şimdi küçük bir değerlendirme yaparak esas anlatmak istediğimiz konuya geçelim.
Herkesin kabul ettiği gerçek şudur: Yarım asırdan daha fazla bir zamandır siyaset sahnesinde yerini almış olan MHP, Türk Milliyetçiliği fikir hareketinin en köklü ve en geniş tabanına sahip siyasal organizasyonudur. Siyaset sahnesinde Türk milliyetçiliğinin hafızası ve kütüphanesidir.
1969 genel seçimlerinde % 3, 1973 genel seçimlerinde % 3.4, 1977 genel seçimlerinde % 6.4, oy alarak sürekli büyüyen MHP’nin, 12 Eylül darbesi üzerinden silindir gibi geçmiştir. Bütün kadroları idamla yargılanan MHP, İhtilal sonrası yeniden toparlanarak 1991 genel seçimlerinde ittifakla meclise girmiştir. 1995 yılındaki genel seçimlerde % 8,2 ile baraja takılan MHP,  Türkeş’in ölümündeki cenaze merasimimdeki görkemli görüntülerden sonra 1999 genel seçimlerinde % 17.98 oyla meclise ikinci parti olarak girmiştir. Görüldüğü gibi MHP oy yüzdesini sürekli artırmıştır.
1999 genel seçimlerinde  % 17.98 ve 129 milletvekili ile meclise giren MHP de Bahçeli dönemi başlamıştır. 2002 Genel seçimlerinde % 8.3 oy oranıyla baraja takılan Bahçeli dönemindeki MHP, 2007 genel seçimlerinde % 14.29, 20011 genel seçimlerinde % 14.27, 2015 Haziran genel seçimlerinde % 16.29, Kasım 2015 genel seçimlerinde % 11.94 aralığında gidip gelmiştir.
20002 den sonra, şartlar uygun olmasına rağmen MHP’nin oy oranının,  % 8 ile 16 arasında kalarak, ayrılıkçı partinin bile altında milletvekili ile meclise girmesi,  MHP yönetimine karşı parti içinden muhalefet başlamasına neden olmuştur.
2016 yılında, partinin iyi yönetilmediğini ileri süren yönetime muhalif kanat, genel başkanın tartışılmasını ve genel kurulla yönetimin değişmesi gerektiği gündemiyle partiyi olağanüstü kongreye çağırmıştır.
Önceleri dikkate bile almadığı muhaliflerin, genel kurul üyeleri arasında çoğunluğu elde etmesiyle işin ciddiyetini kavrayan Bahçeli, bir yandan muhalif kanadı, MHP’yi ele geçirmek isteyen gizli güçlerin ajanları olarak tanımlarken, diğer yandan da iktidar desteği ile hukuki boşlukları kullanarak, muhaliflerin kongrede aldıkları kararları tanımama yolunu seçmiştir.
Bu olay parti içinde iktidar kavgasına dönüşmüştür. Yönetim gücünü elinde bulunduran parti yönetimi, muhalif grubu, parti disiplin kurulu kararıyla partiden ihraç etmiştir. MHP bünyesinde siyaset yapamayacaklarını gören muhalifler, yeni bir parti kurmuş, delege sayısının yarıdan fazlasını içinde barındıran muhaliflerin tamamı yeni kurulan partide görev almıştır. Böylece Türk Milliyetçileri ortadan ikiye bölünmüştür.
Gelelim bu sırada Türkiye’deki siyasal gelişmelere. Ülkede, adı terör listesine eklenen bir cemaatin önderliğinde, ülke yönetimini ele geçirme amacıyla 15 Temmuz kalkışması yaşanmış, bütün bir millet bu kalkışma karşısında tek vücut olup kalkışmayı bastırmıştır. Kalkışmanın bastırılmasının arkasından Bahçeli, Erdoğan’la birlikte ülkede hükümet etme şeklini cumhurbaşkanlığı sistemine dönüştürmüştür.
Bu bölünmeden sonra cumhurbaşkanlığı sistemine geçişle birlikte, Türk Milliyetçiliği fikir hareketinin artık tek başın iktidar olmasının hayal olduğunu, 09 Ağustos 2020 tarihli MUHAFAZAKÂR MİLLİYETÇİLER AKP’YE, DEMOKRAT MİLLİYETÇİLER CHP’YE! başlıklı köşe yazımda biraz da ironik bir şekilde anlatmıştım.
Yazımda özetle: “Türk Milliyetçiliği Fikir Hareketini tek başına iktidara taşımayı başaramayanlar, ya da bu hareketin tek başına iktidar olmasını istemeyen güçler, Türk Milliyetçiliği Fikir hareketinin siyasal organizasyonu olan MHP üzerinde operasyon yaptığını, tartışmalı kongre sonrasında, merkez sağ bir partiye oy verebilecek muhafazakâr milliyetçiler ve merkez sol bir partiye daha yakın duran demokrat milliyetçiler olarak partiyi fiili olarak ikiye ayırdıklarını, bu planla muhafazakâr milliyetçileri AKP’ye, demokrat Milliyetçileri CHP’ye yönlendirerek MHP’nin tek başına iktidar olmasının önünü kestiklerini,” savunmuştum.
Son yaşadığımız seçimlerde bu görüşümün hayata geçmiş olması bir Türk Milliyetçisi olarak beni ancak üzmüştür. Şimdi cevabını bulmamız gereken soru şudur: “Bütün herkes tarafından kabul gören gerçek, Türkiye’de Milliyetçi seçmen sayısının, genel seçmen sayısının % 30’u olduğu halde, Türk Milliyetçileri neden tek çatı altında birleşmez?”
Bugün artık, Türk Ocakları, Aydınlar Ocağı gibi kanaat önderlerini içinde barındıran sivil toplum kuruluşları, milliyetçiler üzerindeki etki gücünü kaybetmiştir. Öyleyse bu hareketin, yeniden toparlanması için herkes elini taşın altına sokmak zorundadır.
Katılırsınız ya da katılmazsınız, mevcut şartlar göz önüne alınınca, bu hareketin toparlanmasında, her şeye rağmen, yine de en büyük görev Sayın Bahçeli’ye düşmektedir.
 

YORUMLAR