Hoşgörüde tavan yapmış insanların şehri Kayseri’de, hepimizi derinden yaralayan ve futbol adına “kara kara” düşünmemize yol açan gelişmeler yaşanmıştır. Öncelikle tüm kamuoyu bilmelidir ki; Kayserispor sadece şehrin takımı değil Türk futbolu açısından derin kökleri bulunan, Anadolu coğrafyasının tam göbeğinde tartışılmaz bir değerdir. Bu değer hiç bir güç ya da otorite tarafından yok sayılamayacak kadar büyüktür. Yok saymaya cüret edenler de bu değerin altında ezilmeye mahkumdur.
Uzun yıllardır özene bezene büyüttüğümüz, derdiyle dertlendiğimiz ve en küçük sorununa bile anında müdahil olduğumuz Kayserisporumuz, yiğit ve mert insanların yurdu Anadolu’muzun haklı bir gururudur. Bizler, sporun ruhuna uygun olarak, alın teriyle, tatlı rekabet içerisinde, sahada mücadeleyle sevinmeyi şiar edinmiş ve bunu “ahlaki” bir duruş olarak felsefe haline getirmiş bir şehiriz. Biz, bu anlayış ve inançla süper lig de mücadelemizi verirken Galatasaray maçında verilen skandaldan da öte kararlar “emek hırsızlığının” en kara örneklerinden biri olarak spor tarihindeki yerini almıştır.
İki renktaşın keyifli geçeceğine inandığımız mücadelesi maalesef hakemlerin yönetim anlayışı yüzünden “maç” olmaktan çıkıp kıyım haline dönüşmüştür. Bunları asla doğru bulmuyoruz. Ligin henüz başındayken başta Türkiye Futbol Federasyonu ve Merkez Hakem Kurulu olmak üzere futbolun etkin tüm dinamiklerinin ve otoritelerinin yanlışı haykırıp, Türk futbolunun aydınlık geleceği adına somut ve kararlı adımlar atmasını bekliyoruz.
Şehrin belediye başkanı olarak konunun her yönden takipçisi olacağımızı ifade ederken; şehrimizde yaşanan kara tabloyu objektif bir şekilde dile getiren erdemli insanlara teşekkür ediyor, Kayserisporumuz’un çok daha kararlı ve inançlı bir şekilde bundan sonraki süreçte çok daha başarılı bir sezon geçireceğinin altını ısrarla çizmek istiyorum. Kayserisporumuz sahipsiz değildir.