ADİL OLMAKTAN KORKUYORSUNUZ ÇÜNKÜ…
Ertuğrul Özgün

Ertuğrul Özgün

MEMLEKET İŞLERİ

ADİL OLMAKTAN KORKUYORSUNUZ ÇÜNKÜ…

08 Ekim 2015 - 00:27

İstisnasız hemen herkesin ortak kanaati şuydu: 10/6/2014 tarihli ve 29026 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine İlişkin Yönetmelik kadrolaşma için çıkarılmış bir yönetmeliktir, kadrolaşma tamamlanınca yeniden değiştirilecektir.

Bir yıl gibi kısa bir sürede yıldırım hızıyla gerçekleştirilen operasyonlarla görev tamamlanmış ve mevcut yönetmeliğe artık ihtiyaç kalmamıştır. Bugün Türkiye genelinde bir tek Milli Eğitim Kurumu yoktur ki yönetici kadrosu mevcut yönetimin ideolojik mensubu olmasın ya da yönetim tarafından “makul” diyerek atamış olmasın.

Türk Milli Eğitiminin tarihinde görülmemiş bir hak gaspıyla, on binlerce eğitim yöneticisini kıyıma uğrattıktan, binlerce mahkeme kararına rağmen kararların aksine işlem yaparak milli Eğitimin bütün birimlerinde kadrolaştıktan sonra (atanan eğitim yöneticilerinin yüzde doksanı aynı sendika mensubudur) görülmektedir ki artık bundan sonra sıra atananların korunmasına gelmiştir.

Daha önce on bir senede on iki defa değiştirilen 10/6/2014 tarihli ve 29026 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine İlişkin Yönetmelik bir yıl gibi kısa bir süre sonunda yeniden değiştirilmiş, yeni yönetmelik 06/10/2015 tarih ve 29494 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.

Yeni yönetmelikle müdürlerin görev sürelerinin uzatılmasının dört yılda bir EK 1 üzerinden yeniden değerlendirilmesini düzenleyen ve mahkemelerce iptal edilen soyut kritreler kaldırılmıştır. Ancak yine atamalar kontrolden çıkmasın diye bu sefer de sözlü sınav şartı getirilmiştir.

Böylece artık bu ülkede müdür olarak atanma tamamen siyasi erkin tekeline sokulmuştur. Yani siyasi erkin “makul” görmediği birinin eğitim yönetimi alanında “ehliyet ve liyakatle” gelebileceği en yüksek yönetici kadrosu müdür yardımcılığı olarak sınırlanmıştır. Çünkü müdür atamalarında sözlü sınav şartının getirilmesi ve bu sınavın kameralarla kayıt altına alınmamasının başka bir açıklaması yoktur.

Müdür başyardımcıları ve müdür yardımcılarının atanmasının yazılı sınavla belirlenmesi adalet yönünden haklı bir sebep olarak kabul edilmekle birlikte, her dört yılda bir bu sınavın yenilenmesinin performansı artıracağının ileri sürülmesinin bilimsel bir açıklaması yoktur.

Türkiye genelinde Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin yüzde doksana yakınının yönetim yanlısı bir sendikaya mensup olduğu gerçeğini göz önüne alırsak, uygulamadaki amacın da mevcut atanan yöneticileri korumaya yönelik olduğu açıkça görülecektir.

Oysa yıllardır, Türkiye sevdalısı bir eğitim uzmanı olarak, görevden alınmamıza neden olan fikirlerimizi dillendirdiğimiz yazılarımızda bakınız neler söylemişiz?

Bakanlık, yıllardır üzerinde şaibe eksik olmayan, yönetici atamalarını, herkesin; “benim hakkım yenildi” demeyeceği bir sisteme kavuşturabilir.

Bunu gerçekleştirebilmek için 19. Eğitim Şurasında alınan:

Eğitim yöneticisi olarak atanma şartının en az lisans mezunu olma şartına bağlanması,

Yönetici olarak atanmanın merkezi olarak yapılan yazılı sınavda başarılı olma şartına bağlanması,

Okul müdürlerinin belli bir süre görev yapmış okul müdür yardımcıları arasından seçilmesi,

Yönetici adaylarının kurum müdürü olarak atanmadan önce ‘Eğitim Yöneticisi Yetiştirme Merkezleri’nde Hizmet içi eğitimden geçirilmesi,” yönündeki tavsiye niteliğindeki kararlar, büyük bir toplum kesimi tarafından kabul gördüğü için sistemin temelini oluşturabilir.

Bu alanda iyi niyetli olduğunuzu gösterebilmek için, her şeyden önce ilk iş olarak, ülke genelinde Bakanlığa karşı açılan ve neredeyse tamamının davacı lehine sonuçlandığı mahkeme kararları gerekçe gösterilerek, son yönetmeliğe göre yapılan yönetici atamalarının tamamı “uygulamalarda hata olduğu” gerekçesi ile iptal edilmelidir.

Bu uygulama hem Bakanlığı mahkeme kapılarından kurtaracak hem de bütün bakanlık personeli içinde büyük bir rahatlama sağlayacaktır.

Birilerinin iki dudağı arasından çıkacak sözle ve sınırlı bir süre ile yapılan görevlendirmeler sonucu atanan yöneticilerle eğitim hedeflerine ulaşmak söz konusu bile olamaz.

Çünkü bu yöntemle atanacak yöneticilerin, önce atanabilmek, sonra da görevde kalabilmek için atamaya yetkili kişilerin kapısında el etek öpmek zorunda olduğu psikolojisinden kurtulması mümkün değildir.

Eğitim yöneticilerinin atanması için aşağıdaki kriterler ölçü alınarak adalet ve liyakate dayalı bir sistem oluşturulmalıdır.

1-Eğitim yöneticiliği görevi hem meddi hem manevi olarak farklı bir kadro unvanı olarak belirlenmeli ve liyakatle atanılabilinecek bir kadro olarak tanımlanmalıdır.

2-Yöneticiliğe ilk atama eğitim yönetimi ve iletişim ağırlıklı sorulardan oluşacak merkezi bir sınavla, müdür yardımcılığı görevi ile başlatılması, müdür olarak atanabilmek için de belli bir süre Müdür yardımcılığı görevi yapma şartına bağlanması doğru bir karardır.

3-Müdür yardımcılarının Müdür olarak atanabilmeleri için Üniversitelerin bünyesinde oluşturulacak ya da öğretim görevlilerinin, üniversitelerin Eğitim Fakültelerinin öğretim görevlileri arasından görevlendirilecek özel kurslardan, eğitim yönetimi alanında, geniş kapsamlı bir eğitime tabi tutulduktan sonra başarılı olduğunu gösteren sertifikalar almaları zorunluluğu getirilmelidir.

4-Müdür atamalarında sözlü sınav kesinlikle kaldırılmalıdır(daha önceki yazılarımızda gerekçelerimizi açıklamış olduğumuz için tekrarlamıyoruz).

5-Görmüş olduğu yüksek öğretimin her bir yılı için 1 puan verilmeli, yüksek öğretim dört puanla sınırlandırılmamalı, görmüş olduğu farklı yüksek öğretimler de puanlamaya katılmalı, yüksek lisans ve doktora eğitimi alanlarının puan hesaplanmasında bu programların tamamlanmasındaki en az süre esas alınmalıdır.

7-Katıldığı eğitim alanındaki hizmet içi eğitim seminerleri, saat sayısı esas alınmak üzere puanlamalarda tekrar değerlendirmelere alınmalıdır.

8-Öğretmenlik görevlerinin dışında özel bir emek ve zaman gerektirdiği için Öğretmenlerin yayınlanmış eserleri bir standart getirilerek yeniden puanlamalarda değerlendirilmelidir.

9-Almış olduğu ödüllerin 1(bir) ile sınırlandırılmasının çalışma hayatındaki başarıyı olumsuz şekilde etkileyeceği için alınan ödüller makul bir sayıya yükseltilmelidir.

10-Aldığı cezaların puanlamada eksi puan olarak değerlendirilmesinin, bir kişi aynı suçtan iki kere cezalandırılamaz hükmüne aykırı olduğu için değerlendirmeden kaldırılması gerekmektedir.

11-Hizmet yılına verilen puanın hem çok düşük tutulması hem de sekiz yılın üzerindeki hizmet yıllarının puanının puanlamaya yarısının dahil edilmesi ile meslek hayatında tecrübeli olanların meslekte yeni olanlarla arasındaki çıtanın kapanması amaçlanmış olduğu anlaşılmaktadır. Meslek hayatındaki tecrübe değerli sayılacağı bir düzenleme yapılmalıdır.

12-A tipi bir kurumda fiilen yöneticilik yapmakta olan kurum müdürünün, yönetim alanında doktora yapmış bir adayın puanına ulaşabilmesi için, 14 yıl görev yapmak zorunda bırakılması hem mantıkla hem de eşitlikle bağdaşmaz. Görevde tecrübeye değer verilmelidir.

13-Ortak aklın kabul edebileceği bu yeni düzenlemelerden sonra, kanun öncesinde yönetici olanların da yeniden bu ölçülere göre değerlendirmek suretiyle atamaları yapılmalı, bakanlık içinde yaşanan gerilim ortadan kaldırılıp herkesin hakkına razı olduğu barış ortamı sağlanmalıdır.”

Değerlendirmeye esas alınabilecek bunca teklifimiz arasındaki; Yönetici olarak atanmanın merkezi olarak yapılan yazılı sınavda başarılı olma şartına bağlanmış olması, müdür atamalarında daha önceden müdür yardımcılığı yapmış olma şartı getirilmesi ve yüksek lisans ve doktoralara verilen puanların eğitim yılı süresi ile sınırlandırılmış olması ise müdür atamalarına sözlü sınav şartı getirilmesi ile hükmünü yitirmiştir.

Artık her ne yaparsanız yapın inandırıcılığınız büyük yara almıştır. Görülmektedir ki sizler adil olmaktan ve eşit şartlar altında yapılacak bir değerlendirmeden korkmaktasınız. Çünkü biliyorsunuz ki eşit şartlar altında yapılacak bir değerlendirme sonucunda “adamlarımız” diye atamayı düşündüklerinizin çok büyük bir kısmının kazanma şansı yoktur.

YORUMLAR