TRABZON'DA RUMLUK VE PONTUSLUK....

Yazarımız Ali Karaca Trabzon üzerindeki Rum ve Pontusluların l-kimler olduğunu kaleme aldı.

TRABZON'DA RUMLUK VE PONTUSLUK....

Yazarımız Ali Karaca Trabzon üzerindeki Rum ve Pontusluların l-kimler olduğunu kaleme aldı.

TRABZON'DA RUMLUK VE PONTUSLUK....
Editor: admin
27 Nisan 2019 - 00:21

     Trabzonlulara karşı bugün Pontus ve Rumluk yakıştırılması, daha önceden Trabzon şehrinin bu medeniyetlerin yönetimi altında bulunmasından kaynaklanmaktadır. Güzel şehrimiz, Doğu Karadeniz Bölgesinin tarihi, sosyo - ekonomik ve kültürel açıdan en önemli merkezi olan Trabzon, kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, yaklaşık olarak anlatılan rivayetlere göre kuruluşu 5000 yıllık bir geçmişe sahiptir. Bölgenin iklim ve zorlu arazi koşulları dolayısıyla arkeolojik araştırmalara uygun olmayışı, Trabzon şehrinin kesin kuruluş tarihini belirlemede bazı güçlükleri beraberinde getirmektedir. Fakat yapılan bazı yüzey araştırmaları ve mağara sondajlamaları bölgenin binlerce yıldır iskana açık olduğunu ispat etmektedir.

      Trabzon şehrinin ilk kurucuları arasında İyon kökenli Miletoslular Batı Anadolu’dan sonra M.Ö 7. yüzyılda Karadeniz’e gelerek kıyılarda Koloni (Göçmen topluluğu veya bu topluluğun yerleştiği, yaşadığı yer) kentleri kurmuşlardır. Trabzon da, merkezi Sinop olan bu kolonilerin arasında sayılmaktadır. Bir çok araştırmacı ve tarihçi, kentin ilk kuruluşu olarak bu dönemi göstermektedir. Oysa Kolkhlar, Driller, Makronlar gibi yerli kavimler Trabzon civarında çok daha önceden beri yaşamaktaydılar. Trabzon büyük bir tarihe ve kültürlere sahipliği sayesinde Hıristiyanlık öncesi kavimlerin yaşadığı çok eski bir şehirdir. Geçmiş arkaik dönem başta olmak üzere Trabzon şehrinin kurucuları arasında çok uluslu bir topluluğun görüldüğü anlaşılmaktadır. Trabzon şehri ilk çağlardan itibaren itibaren bir çok büyük medeniyete eşlik etmiş kadim bir şehirdir. Pontus başta olmak üzere, Saka Türkleri (İskilitliler), Bizans, Venedik, Selçuklu, Moğol, Akkoyunlu ve Osmanlı Devleti gibi bir çok kültür ile ilişkileri olmuş çok eski bir coğrafyanın da kendisidir.

      Aynı yüzyılda Karadeniz Bölgesi Kafkasya’dan gelen Kimmerler ve onların ardından İskitlerin (Saka) Türklerinin akınlarına uğramıştır. İskitler, bilinen en eski Türk topluluğudur. İskilitler (Sakalar) M.Ö 8. yüzyıl ile M.Ö 3. yüzyıl arasında Karadeniz’in kuzeyi ile Kafkaslarda, Orta Asya’nın batısında Tanrı Dağları ile Fergana Vadisi içindeki geniş alanda yaşadılar. Kıyı, yaka, sahil ve kenar kelimelerini Saka Türklerinin kullandığı bilinmektedir. Bölge halkı bugün bile Karadeniz de bu kelimleri  kullanmaktadır. Kiev şehrini kuranlar Saka Türkleridir? Kiev kıyı ve ev demektir. Trabzon adının eski Grekçe masa ya da Trapez, yamuk biçimi karşılığı olarak  '' Trapezus '' kelimesinden geldiği görüşü ağırlık kazanmaktadır. Trabzon adına, Trapezus olarak ilk kez, Yunanlı komutan Ksenophon tarafından kaleme alınan, M.Ö 4. Yüzyılda geçen olayların anlatıldığı “Anabasis” (Onbinlerin Dönüşü) adlı antik kaynakta rastlanmaktadır. İlk çağlarda şehire Trapezus, Trapeza gibi isimler verilmekte birlikte, bu ismin Trapez kökünden türediği aşikardır. Tarih bizlere pek çok şehrin isminin zaman içerisinde değiştiğini göstermektedir. Fakat Trabzon şehrinin ismi çeşitli kullanım şekilleri göstermesine rağmen asıl kökünü de muhafaza etmiştir. Efsane ve riyavetlerde ki gibi Trabzon şehrinin arazisinin engebeli olduğu zaten göze çarpmaktadır. Bu duruma göre Trabzon kelimesi birleşik bir kelimedir ve başta gelen Trab kelimesi bu bölgede yaşamış olan Orta - Asya kökenli Trab, Tibar (Tibaren) kastedilirken kelime olarak '' Zon '' da mekan bildiren bir ek olarak birleşik halde şehire  Tabların ülkesi manası kazandıran adın da takıldığı kaydedilir. 

      Trabzon şehri M.Ö. 6. yüzyıl da ise Perslerin egemenliğine girerek, Pont (İngilizce de Siyah demektir ve daha sonra zamanla Pontusa dönüşmüştür) Kapadokyası adı verilen İran Satraplığı (İçişlerinde bağımsız dış ilişkilerinde bağımlı) içinde kalmıştır. Merkezi önce Amasya (M.Ö 750) olan bu devlet daha sonra Sinopa taşınmıştır. Bu krallık, Kapadokya Satraplığı denilen büyük bölgenin, doğusunu içine alıyordu ve batıda Bitinya, güneyde Kapadokya, doğuda Ermeni Prensliği ile çevriliydi. Mitridatlar köken olarak Yunan değil, Pers soyundandır. Makedonya Kralı Büyük İskender M.Ö. 334 yılında tüm Anadolu’da ki Pers hakimiyetine son vermiştir. Fakat daha sonra büyük İskender’in ani ölümünden sonra oluşan karışıklık sırasında Pont satrabı 2. Ariantes’in oğlu Mithridates (Adalet Güneşi) Farçada Mihir : Güneş Dat : Adalet demektir) yerli halkın desteğiyle Karadeniz’de Pontus Devletini kurmuştur. Trabzon, M.Ö. 280 yılında merkezi Amasya olan Pontus devletinin sınırları içinde kalmıştır. Böylece Pontuslular Helenizm'e karşı sempati duymuşlar ve Helenizm'i bir gelenek olarak yaşatmışlardır.

      Bu arada, Pontuslular Yunanca'yı resmi dil olarak kullanmışlardır. Bölge de yaşayan halk bu kültürden etkilenerek, onların dillerini kullanmışlardır. Yakın tarihe kadar bölgede Rumca konuşulması bu durumun bir tezahürü olsa gerek? Böylece bölgede kurulan ilk devlet olan Pontus Devleti’nin, halkı Türk, yöneticileri İranlı bir yapısı olduğu da bilinmektedir. '' Osmanlı döneminde Helen kültürüne hayranlığı olan Batılılar, Osmanlı topraklarında hak iddia etmek için bölgenin Grek kökenli olduğunu ileri sürdüler.'' Ancak Pontusların Karadeniz’e Horasan üzerinden geldiğini geçmiş tarihçilerimiz tarafından bildirilmektedir. Bölgede kurulan ilk devlet Pontus Devletidir. Pontus Devleti Anadolu’nun ilk milli devletidir. Bu devletin halkı yerli ama yöneticileri İranlı olan devletdir. Çok enterasan olan şey Pontusluların paralarına bastıkları simgeleri ay ve yıldızdır. Pontuslular o dönemde ki bütün mücadelesi Roma İmparatorluğu’nun Anadolu’ya girmesini engellemek üzerine kurmuştur. Yani Greklerle hiç bir ilişkisi olmayan Roma İmparatorluğunun o dönemde ki güçlü yapısından kaynaklanmıştır. Trabzon ve civarında yaşamış olan Rumlar Yunanlı değil Romalı olan millettir..

       Avrupa’da Yunan Devleti’nin köken olarak kabul edilmesinden sonra ortaya, farklı bir şey çıktı. Helen kültürü üzerine hayranlık besleyenler Osmanlı İmparatorluğu’nu yok etmek için buradaki insanları Yunanlı bir devlet gibi göstermeye ve Osmanlı topraklarında hak iddia etmeye çalıştılar. Oysa burada yaşayan Rumlar daha önce bölgede hakimiyeti olan Romalılar döneminden kalan Rum dediğimiz halktır. Zaten bu durumun gerçek olmadığını anlamak için, gösterdiğimiz deliler de önemlidir. Şimdi bütün bunları ifade etmek gerçeğini de ortaya koymak durumundayız. Bölgede anlayamadığımız isimlerden de yola çıkarak, burada ilk yaşayan halkların Kafkas halkı olduğunu, devleti Kafkaslardan gelenlerin kurduğunu söylemek tabi ki de mümkündür. Trabzon şehri kesinlikle Grekler tarafından kurulmamıştır. Kimin kurduğundan çok kimin hakimiyeti olduğu çok daha önemlidir, Ama tarihi tahrif etmemek adına bunları da söylememiz lazım olduğunu  mutlaka, anlatmamız gerekmektedir.

      Ünlü Roma İmparatoru Publius Aelius Hadrianus, (Ashab-ı Keyf'in yaşadığı dönemin zalim Roma İmparatoru) döneminde (76 - 138) tüm imparatorlukta olduğu gibi Trabzon’da da önemli imar etkinliklerinde bulunulmuş, birçok dini ve askeri binalar ile yollar, su kemerleri ve yakın zamana kadar kalıntıları görülebilen yapay bir liman inşa edilmiştir Hadrianus’dan sonra Trabzon’un parlak dönemi sona ermiş ve M.S 244 yılında para basma yetkisi elinden alınmıştır. Roma Döneminde basılan Trabzon sikkelerinin ön yüzlerinde Roma İmparatorlarının büstü olmakla birlikte, arka yüzlerinde Pontus Krallığı döneminden beri süregelen kendi mitolojik figürlerine yer verilmiş ve Grekçe yazı kullanılmıştır. Trabzon M.S 276 yılında tüm Doğu Karadeniz Bölgesine akınlar yapan Gotların saldırısına uğramış, bu saldırıda tüm kent yakılıp yıkılmıştır. Roma İmparatorluğunun son dönemlerinde 4. Yüzyılın başında Diocletian Maximian, Constantinius ve Galerius’tan oluşan dörtlü idare zamanında Trabzon’da yeniden bir takım imar etkinliklerinde bulunulduğunu Trabzon Müzesindeki Latince bir kitabeden anlıyoruz.

       Roma İmparatorluğu 395 yılında Doğu ve Batı diye ikiye ayrılınca Trabzon şehri, merkezi İstanbul olan Ortodoks, Doğu Roma yani Bizans İmparatorluğunun sınırları içinde kalmıştır. Trabzon artık bir dini merkezdir özellikle Ortodokslar için ayrı bir önemi vardır? Bizans İmparatoru Justinianus (527 - 564) Trabzon’da kent surlarını restore ettirerek yeni bir imar etkinliğini başlatmıştır. Heraclius zamanında (610 - 641) İmparatorluk askeri bölgelere ayrılmaya başlanmış, Trabzon, Teophilos zamanında (829 - 842) kurulan Khaldia Temasının merkezi olmuştur. Müslüman Araplar 8. Yüzyılın başlarından itibaren Anadolu’ya düzenledikleri baskınlarda Doğu Karadeniz ve Trabzon’a kadar gelmişlerdir, fakat Karadeniz kıyılarına hakim olamamışlardır. Daha çok Kafkas kökenli milletler ve İran üzerinden gelen halkların Trabzon da bir hakimiyeti olmuştur. İpek yolu ve Trabzon limanının önemi bu şehri bir cazibe merkezi haline getirmiştir.

      Bizans İmparatorluğunun merkezi, İstanbul'un 1204 de 4. Haçlı seferleriyle batı'dan gelen Latinlerin eline geçmesi üzerine, imparator 1. Andronikos Komnenos’un İstanbul’dan kaçan torunları Aleksis ve David Komennos kardeşler Gürcü Kraliçesi Tamara’nın da yardımıyla Trabzon’da 1204 yılında bağımsız olarak Rum (Komnenos) Krallığını kurmuşlardır. Trabzon'un yüksek kesimlerinde Müslüman, Kumanlar ve  Çepni Türkleri sahil kesimlerinde ise Hıristiyan (Kıpçak) Türkleri ile birlikte Kafkas halkları ve Pontuslular yaşamaktaydı. Anadolu Selçukluları ile evlilik bağı oluşturarak ve vergi ödeyerek siyasi varlıklarını sürdürebilen Komnenos Krallığı, 1. Manuel Komnenos zamanında (1238 - 1265) en parlak dönemini yaşamıştır. Gümüşhane’deki gümüş madenlerinin etkisiyle de ekonomik olarak güçlenen Manuell’in sikkeleri üzerinde “en mutlu” ünvanı yer almaktadır.

     Trabzon şehri Rum İmparatorluğu adı altında özerk bir yapıya kavuştu. Trabzon Rumları hem coğrafi yakınlık, hem de stratejik çıkar nedeniyle doğuda ki Gürcülerle ve güneyde ki Türkmen beylikleriyle sık, sık işbirliği yaptılar. Bu işbirliği Trabzon Rum imparatoru Komnenos'un kızlarını ve kız kardeşlerini Türkmen olan Akkoyunluların liderleriyle evlendirmesi noktasına kadar vardı. Trabzon bir Laz şehri değildir ve hiç olmamıştır. Lazca, Rumca ve Türkçe ile ilgisi olmayan bir dildir. Lazca Rize'ye bağlı Çayeli ilçesinde ki tünelden başlayarak Artvin'e kadar olan bölgede konuşulan bir dildir. Bazı Lazlar daha sonra Trabzon'a göç ederek yaşasalar bile Trabzon hiç bir zaman Laz şehri olmamıştır. Trabzon bölgesinin bir Laz şehri olarak tanımlanmasının bu durumla bağlantılı olduğu muhakkaktır. Trabzon tarihi ve coğrafi konumu nedeniyle hem batılılarca hemde doğulularca stratejik bir şehir olarak görülmüştür. İpek yolu ve Trabzon ticaret limanı bu durumun göstergesidir.

       Trabzon şehri ve Karadeniz bölgesi Bizans İmparatorluğunun hakimiyetinde kaldığı süre içerisinde, Kafkasya ve İran üzerinden gelen çeşitli Türk boylarının (Sabir (Sabarlar), Kuman (Kıpçak), Peçenek ve Oğuz) saldırılarına maruz kalmıştır. Bunların bir bölümü peyderpey olarak Trabzon'u çevreleyen dağlık arazilere yerleşmişlerdir. Fakat Trabzon ve civarında ki asıl büyük yığılma 1071 'de kazanılan Malazgirt Zaferiyle birlikte gerçekleşmiştir. Anadolu'ya hakim olan Selçuklular, stratejik öneme sahip Trabzon şehrini, birkaç kez ele geçirmeye çalışmışlarsa da başarılı olamamışlardır. Fakat bu saldırılar Trabzon Rum Devleti'nin topraklarının büyük bir kısmının giderek Selçuklu egemenliğine girmesine ve ele geçirilen topraklara Oğuzların Çepni boyunun yerleşmesine neden oldu. Bu dönemlerde Trabzon, tarihi ipek yolunun üzerinde olmasından dolayı ticari açıdan büyük kazançlar sağlamıştır. Bu durum giderek kentin zenginleşmesine, Ceneviz ve Venedikli tüccarları kendine çekmesine önemli ölçüde etki etmiştir.

       Yıldırım Bayezid Han'nın 1398 de Samsun yöresini almasından sonra Trabzon Komnenos Krallığı Osmanlı Devletine yıllık vergi ödemek zorunda bırakılmıştır. David Komnenos, iktidarı döneminde (1458 - 1461) vergi ödemeyi durdurarak, önceden ödediklerini de Akkoyunlu Devleti Sultanı Uzun Hasan aracılığıyla geri istemiş, Osmanlılara karşı Avrupa’daki büyük devletlere ittifak önerisinde bulunmuştur. Daha önceden Bizans'a ait bütün teşekkülleri ortadan kaldıracağına yemin eden büyük cihan padişahının hedefi bu kez Trabzon Rum İmparatorluğu olmuştur. Bunun üzerine Fatih Sultan Mehmet’in öncülüğündeki Osmanlı Kuvvetleri Bölgeyi denizden ve karadan kuşatarak, (15 Ağustos 1461) yılında Trabzon’u ele geçirmiş ve Komnenosların egemenliğine son vermiştir. Böylece Bizans'a ait Mora Despotluğu dahil büyük ve küçük devletler ortadan kaldırılmış, Osmanlı İmparatoluğunun yıllarca sıkıntısını çektiği fitne devletleri bir bir yıkılmıştır. Fatih (Açan) ünvanlı Fetih (Açmak) İslam'ın sancaktarlığı fütuhat ruhu Türk milletinin büyük Hakanı genç Fatih Sultan Mehmed Han'la gerçekleşmiştir. Böylece Anadolu toprakları kesintisiz olarak Osmanlı İmparatorluğunun hakimiyetine girmiş ve Bizans'ın izlerini de böylece silinip gitmiştir.

        1923 Lozan antlasması ile İstanbul ve Dogu Trakya'da ve İzmir ve civarında ki Rumlar hariç tüm Rumların Yunanistan'a göç etmesi karşılığında ise Yunanistan da yasayan Türk ve Müslüman ahalinin  Anadolu'ya göç etmelerini gerektiren süreç yani mubadele antlasması sonucunda Anadolu'dan tahmini 850.000 Rum, Yunanistan'dan ise 400.000 Türk karşılıklı olarak göç etmistir (mubadele edilmistir). Türkiye'de ki Türkçe konuşan Hıristiyan Türkleri de bu mubadeleden nasibini alarak Yunanistan'a gönderilmiştir. Yunanistan da Türkçe konuşamayan Müslümanlar da bu mubadele sonucunda ülkemize gelerek Türk vatandaşlığına kabul edilmişlerdir. Böylece Trabzon ve civarında tek Rum vatandaşı kalmayarak, hepsi bölgeden ayrılmışlardır. Şimdi bu topraklarda Oğuz Türklerinin evlatları huzur içerisinde yaşamaktadırlar.

    Bin yıldır yaşadığımız bu coğrafyada, Anadolu toprakların da Türklerin hakimiyeti vardır onun için bugün Trabzon da ne Pontusluk kalmış, ne Rumluk kalmıştır. Trabzon zaten bir Laz şehri hiç olmamıştır..

Ali KARACA
26.04 2019
İstanbul.