SANDIK GÜVENİLİRLİĞİNİ YİTİRMİŞSE...

Avukat Osman Erusta kaleme aldığı yazısında son seçimlerden sonra yaşananları kaleme aldı .İşte Erustanın kaleme aldığı yazısı

SANDIK GÜVENİLİRLİĞİNİ YİTİRMİŞSE...

Avukat Osman Erusta kaleme aldığı yazısında son seçimlerden sonra yaşananları kaleme aldı .İşte Erustanın kaleme aldığı yazısı

 SANDIK GÜVENİLİRLİĞİNİ YİTİRMİŞSE...
Editor: admin
07 Mayıs 2019 - 20:08

“Hukuk belli kesimlerce silah olarak kullanılırsa ülkede güven ortamı bozulur”
 
İyi Parti İstanbul İl Başkan Yardımcısı Av. Osman Erusta, hukukun belli kesimlerce silah olarak kullanılması durumunda ülkedeki güven ortamının bozulacağı uyarısında bulundu.
 
İyi Parti İstanbul İl Başkan Yardımcısı Av. Osman Erusta, Yüksek Seçim Kurulu (YSK)’nun İstanbul seçimlerini iptal etmesiyle ilgili yazılı açıklama yaptı. Av. Osman Erusta’nın açıklaması şöyle:
 
SANDIK GÜVENİLİRLİĞİNİ YİTİRMİŞSE...
“Sandık demokrasinin olmazsa olmazıdır. Ancak sandık güvenilirliğini yitirmişse demokrasiden de bahsedemezsiniz. Son dönmelerde vatandaşın sandığa olan güveni iyice azalmıştı, verilen bu kararda işin tuzu biberi oldu.
 
YSK’nın İstanbul seçimlerinin yenilenmesine ilişkin vermiş olduğu karar tam bir hayal kırıklığıdır. Ülkemizde demokrasi adına güven duyulan son kurum olan YSK, bir hırs uğruna ülke demokrasisine ağır bir darbe vurmuştur. Karar öncesinde sayın Cumhurbaşkanı’nın şaibe iddiaları, ‘YSK üzerindeki şaibeyi kaldırsın’ açıklamaları, sayın Devlet Bahçeli’nin “YSK üyeleri, zillete göz yumamaz. Bizim merakımız YSK'nın bu ağır yükün altından nasıl kalkacağıdır. İstanbul'da seçim tekrarı beka meselesidir."
Açıklamaları, YSK üzerindeki baskıyı iyice artırmıştı. Akabinde gelen kararla birlikte artık YSK güvenilirliğini tamamen kaybetmiştir.
 
YSK’nın demokrasiyi olumsuz yönde etkileyen bu kararı aslında ilk değil.  YSK 16 Nisan Referandumuna kadar, iki temel prensip benimsemişti. Seçim güvenilirliği ve seçimi sonuçlandırma ilkelerini dengeli biçimde yürütmüştü. Ancak o gün sayım devam ederken “mühürsüz pusula ve zarfları geçerli sayın” diyerek tarihi bir hataya imza attı. Kararın hukuka aykırı olması bir yana sayım devam ederken böyle bir karar verilmesi, ardından da atı alanın Üsküdar’ı geçtiğinin açıklanması bir arada değerlendirildiğinde, YSK’nın siyasi iktidara ne ölçüde angaje hareket ettiğini ortaya koymaktadır.
 
SEÇİMLER HÂKİM DENETİMİNDE YAPILAN BİR SÜREÇTEN ÇIKIP...
Seçimler hâkim denetiminde yapılan bir demokratik süreçten çıkıp, algı yönetimine dönüştü. 31 Mart akşamı Binali Yıldırım’ın saat 23.22 de “kazandık” açıklaması, ardından Anadolu Ajansı’nın veriyi kesmesi sizce tesadüf müdür? Algı yönetimine girince iş, maalesef yönetimi kötü yapan kaybeder denilmiyor. Bu süreçte yaşanılanlar, ne yazıkki ülke demokrasisi ve bağımsız yargı adına üzüntü verici hadiseler. Seçimin olduğu günden bugüne kadar birçok hadiseyle karşılaşıldı. Önce seçmen listelerindeki usulsüzlükler, Büyükçekmece’de seçmenlerin adreslerinin kolluk kuvvetlerince sorgulanması, akabinde Maltepe ilçe seçim kurulunda yaşanılan olumsuzluklar. KHK’lılar, kısıtlı seçmen iddiaları, bunların hiçbirinin karşılığı olmayınca bu kez, sandık başkan ve üyelerinin memur olmaması nedeniyle seçimlerin iptali kararı. Peki bunları seçen kim, kim bunları kabul etti?
 
YARGIYA OLAN GÜVENİNİ SARSACAK EYLEMLER
Sandıkta kazanılamayan seçim tabiri caizse masa başında kazanılmaya çalışılıyor. Bu durum halkın iradesinin sandığa yansıması değildir. Halkın iradesi hiçe sayılamaz. Hukuk belli kesimlerce silah olarak kullanılmamalıdır. Aksi takdirde ülkede güven ortamı bozulur. Halkın adalete ve yargıya olan güvenini sarsacak eylemlerden kaçınmak zorundayız. 
 
DİĞER ŞEÇİMLER DE ŞAİBELİ
31 Mart Yerel Seçimlerinde geçmişteki doğrulara aykırı onca yaşanılan olumsuzluğa sandık kurulu başkanlarının/üyelerinin devlet memuru olmadığından bahisle sadece Büyükşehir Belediye seçimlerinin iptal edilip aynı sandık kurulu başkanlarıyla, ilçe Belediye başkanlığı, belediye meclis üyeleri ve muhtarlık seçimlerinin yapıldığı oyların aynı zarfın içerisine konulup aynı sandığa atıldığı, aynı sandık görevlilerinin görev aldığı bir seçimde sadece Büyükşehir Belediyesi seçimlerinin iptal edilmesinin hukukla, vicdanla bağdaşır bir tarafı olamaz. Bu durumda diğer seçimlerde şaibelidir. Bundan önceki haziran genel seçimleri de Cumhurbaşkanlığı seçimleri de referandumda şaibeli değilmidir?
 
DELİL YARATMA YÖNTEMLERİ KULLANILDI
Bugün pek çok insan ülkede adalet öldü diye tweet atıyor. Bu ülke adına çok acı bir durum. Bir türlü bitirilemeyen, birçok kez sayılan, sayılırken tüm seçim hukukunun alt üst edildiği bütün kuralların esnetildiği bir süreç yaşandı. Her defasında da aradaki fark kapanmadı. Bu kez, farklı alternatifler üzerinde duruldu. Bir nevi delil yaratma yöntemleri kullanıldı. YSK geçmiş teamüllerini verdiği kararları hiçe sayarak yeni usuller geliştirdi.
 
Sonuç itibariyle bu  kararın en büyük maliyeti YSK’nın güvenilirliği noktasında ortaya çıkıyor.
 
Seçimleri kaybetme korkusu hiçbir kesim ve zümreyi, kural ihlaline, farklı mecralara ve arayışlara itmemelidir. Siyasi görevlerin, geçici bir emanet olduğunu unutup, demokratik teamüllerden taviz vermemeliyiz.
 
YARGIÇLARIN TEK EFENDİSİ...
Bir ülkede hakimler, hiçbir kesim ve zümrenin tebası değildir, olmamalıdır da.Hakim kimseye,   irtibatlı iltisaklı olmamalıdır. Geçmişte yaşanılan zihniyetlere benzer paralel zihniyetler yaratılmamalıdır. YSK’nın verdiği karar, adalet ve yargı sistemi üzerindeki toplum nezdinde hissedilen endişe ve baskıyı birkez daha ortaya koymuştur. Halk nezdinde bir kez daha adalete ve yargıya olan güven yerle bir edilmiştir. Yargı bağımsızlığı olan bir ülkede Anayasanın 138. Maddesi 2. Fıkrası gereğince “Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez. Genelge göndermez. Tavsiye ve telkinde bulunamaz.”  Yargı bağımsızlığı ve yargıç güvencesi anayasayla teminat altına alınmışken bugün en üst kademesinden en alt kademesine kadar tüm siyasi iktidar mensupları akıl almaz bir şekilde yargı mensuplarına ve önlerine gelmiş olan olaylara ilişkin görüş beyan etmektedirler.  Halbuki yargı bağımsızlığı olan bir ülkede yargıçların tek efendisi uymakla ve uygulamakla yükümlü oldukları kurallardır. Hakimler hiçbir kesimin ya da zümrenin değil sadece yasaların gereğini yerine getirmelidirler. Ancak ülkede bu şekilde adalet tecelli edebilir.
 
AK PARTİ KENDİ SİYASİ SONUNU, BU KARARLA DAHA DA HIZLANDIRMIŞTIR
Ak partinin seçimlerden sonra uygulamış olduğu strateji, zaten sonuna geldikleri siyasi hayatlarının bitişini daha da hızlandırmıştır. Ak Parti izlediği demokrasi ve hukuk tanımaz yöntemlerle, farkında olmasa da siyasi hayatımızın ihtiyaç duyduğu yeni siyasi lider ve hareketlerin önünü açmaktadır. Türk halkı tüm fertleri ile, siyasi partileri ile, kurumları ile bu tür ayak oyunlarına gereken tepkiyi sandıkta verecektir. Bu tepki de siyasi hayatımızın yeniden şekillenmesi daha da hızlanacaktır.
 
 
Ayrıntılı bilgi için:
Av. Osman ERUSTA
Kamu Hukuku, Özel Hukuk, Mali Hukuk