PANDEMİ SÜRECİ VE EKONOMİK DEĞERLERİMİZ..


 Günümüz de küresel anlamda büyük servet sahipleri Pandemi salgını sürecinde yaşanılan olumsuzluklara rağmen zenginliklerine, zenginlik katarak bu durumu lehlerine çevirerek büyümeye devam ettiler.

     Herkesin can derdine düştüğü bir dönemde dünya ekonomisinin küçüldükçe küçüldüğünü görmekteyiz. Oysa varlık sahibi olanlar ters orantılı olarak karşımıza çıkmaktadılar. Dolar milyarderleri sanki bu Pandemi salgınından Covit-19 virüsünden hiç etkilenmediler.

     Bugün Pandemi salgını konusunda ihtiyaç sahiplerine tüm dünyada yapılan yardımları yerterli görmek iyimserlik olacaktır. Yüce İslam dininin Peygamberi Hz Muhammed (S.A.V)'in "Komşusu açken tok tutan bizden değildir." diyerek Müslümanların sorumluluğunu hatırlatıyor ve komşunun Müslüman veya Gayr-ı Müslim olmasını da belirtmeden eğer o açsa bizden değilsiniz ifadelerini kullanıyor. Bu çok önemsenecek bir durumdur. Karnı tok olan, aç olanın halinden anlayacak ve hakkını da mutlaka  savunacak. Mazlumların savunucusu yine sevgili Peygamber efendimizin kendisidir. Bu konuda ünlü şairimiz, büyük mutefekkfir Arif Nihat Asya Naat'ında şöyle diyor..

    Ey garipler garibi
    Ey yetimler yetimi
    Düşkünlerin kanadıydın
    Yoksulların sahibi
    Nerde kaldın ey Resul
    Nerde kaldın ey Nebi..

      Bizlere sevgili efendimiz Hz Muhammed (S.A.V)'in emaneti olanları, güçlüler mutlaka savunmalıdırlar. Zayıfların ve fakirlerin haklarını onlara teslim etsinler ki dünya ekonomisi ve sosyolojisi düzelsin. ISO Kalite güvence sisteminde bir felsefe vardır, "Kazan, kazan mantığı" siz kazanıyorken alt gelir gurubunu ve çalışlanlarınızı da korumak zorundasınız. 

      Yaşadığımız bu Pandemi süreci öncesinde şartlar bu kadar ağır değildi. Şimdi dünya ekonomisinde ki gelir adaletsizliği Corona virüsü sürecinde daha da arttı. 2020 DAVOS Toplantısı’nda açıklanan bir rapor vardı. İngiltere merkezli uluslararası yardım kuruluşu Oxfam’ın raporuna göre , 2 bin 153 milyarder, dünya nüfusunun yüzde 60’ını oluşturan 4,6 milyar kişiden daha zengin. Raporun adı bayağı manidar. "Önemseme Zamanı" isimli raporda, dünyanın yüzde 1’lik en zengin kesiminin, 6,9 milyar kişiden 2 kat daha zengin olduğu belirtiliyor.

   Eski dönemlerde dünya da orta direk denilen zenginlerle, fakirler arasında bir gelir gurubu vardı. Oysa bugün gelir adaletsizliği karşında orta sınıf denen kesimin bütün dünya da ortadan kalkmak üzere olduğunu görüyoruz. Demek ki arada ki makas o kadar açılmış ki bugün maalesef yukarıdakiler ve aşağıdakiler var. Ülkemizde orta sınıf eski iktidarların, bol haneli enflasyon dönemlerinde, bile ayaktaydı. Oysa bugün tamamen ortadan kalkmış durumdadır. Türk lirası ile döviz paritesi Pandemi sürecinde ciddi anlamda artış göstererek doların yükselişi önlenemez bir duruma geldi. Belki de bu duruma "Yüksek kur düşük faiz" modeli uygulanması sebep olsa da enflasyonun yüksekliği, zaruri tüketim mallarında ki fahiş fiyat artışı alt gelir segmentinde ki insanların durumunu daha da kötüleştirmişir.

    Sanayi devriminden bilim ve teknoloji devrimine çok hızlı bir şekilde evrilen dünya da hala toplumların büyük bölümünün yoksulluk sınırında yaşaması ve hala açlıktan ölen insan haberleri görmemiz insanlık adına çok utanç vericidir. Özellikle göçmenlik sorunu bu durumun bir göstergesidir. Daha iyi şartlara kavuşmak için yurdunu ve ülkelerini terk edenlerin sorunları dünyanın başını ağırtmaya devam etmektedir. Özellikle ülkemizin de yaşadığı bu sorunu GÖÇ ve GÖÇMENLİK adı altında kaleme almıştım. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi inancımız gereği bütün insanlıktan ve aç olanların hallerinden sorumluyuz.

   İş adamları ve işletmeler, kar ederken çalışanlarına mutlaka haklarını vererek onların yaşam standartlarını daha güzel ve insan onuruna yakışır bir düzeye çıkarmak adına çaba ve gayret göstermelidirler. Bu aynı zamanda kârlılığı ve verimliliği artırmak adına çok önemli bir durumun da kendisidir. Refah düzeyi yüksek bir ülke muhasır medeniyetler seviyesine ancak gelir dağılımında ki adalet ile sağlanabilir. Herkes üzerine düşen görevi yerine getirirse devletlerin işi de o kadar kolaylaşır. Ekonomik dengelerin bozulduğu bu günlerde hepimiz yüksek enflasyon ve hayat pahalılığının yanında adil olmayan gelir dağılımından da şikayet ediyoruz.

     Tabi ki, toplumda yaşanan enflasyondan birinci derecede sorumlu Devletimizi yöneten siyasi iradedir. Fakat bu dönemde biraz da aklı selim davranışlar sergilemek gerektiğine inanıyorum. Yangına körükle gitmek gibi bir adetimiz de vardır. O zaman enflasyon ve hayat pahalılığından kaynaklanan ekonomik sorunlara tuzu kuru olduğu için kışkırtıcı yorumlar yapanlara da mutlaka dikkat edelim. Toplumsal barış ve huzur ortamını bozmaya yönelik her türlü  prokovatif açıklamalar kimden gelirse gelsin ciddiye almayalım. Bizim halkımız ve aydın insanlarımız ne yapacağını çok iyi bilirler. Sandığın iradesine ve demokratik hukuk devletinin teminatı olan kanunlara güvenimiz tamdır. Tabi ki suistimaller ve aksaklıklar olabilir.

    Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne gönülden aidiyet duygusu ile bağlı milli refleksli kimliğimizin tezahürü olan Vatan, bayrak ve ezan sevgisi gibi kutsallarımız bizim için büyük önem arz eder .

    "Ne Mutlu Türk'üm Diyene"

Ali KARACA
22.11.2021
İSTANBUL