Cemal Akyıldız'ın Anısına



Hayat ışık hızında geçiyor ve sanki ‘dün’ hiç olmamış yaşanmamış gibi unutulup gidiyor. Herkes kendini uzun bir hayata göre hazırlıyor.
 
Mesela uzun yaşamak mı yoksa sadece ‘yaşasak’ yeter mi?
 
Değer üreten ve bırakan insanlar unutulmayacaktır da, değerli insanları yaşarken anmak gerekmez mi? 
 
Kim derseniz, ressam ve gravür sanatçısı Cemal Akyıldız?
 
Nevi şahsına münhasır, nükteden, sıra dışı bir kültür adamıydı. 
 
Hem klasik bir Oflu hem de dünya adamıydı. 
 
Onunla ilk tanışmamız, ‘Sen ilkokulda karne aldın mı? O karnenin kapağında ne vardı? Sınıfınızda Atatürk resimleri var mıydı? Bu sorularla başladı.
 
Meğer cevap kendisiydi. 
 
İlkokuldaki karnelerimizin üzerindeki Atatürk fotoğrafları onun çizimleriydi. 
 
Sınıflardaki Atatürk fotoğraflarından, mevsimleri, kıtaları anlatan resimlere kadar hepsi onun eseri. 
 
Sonra Ayasofya, Sümela Manastırı, Memişağa Konağı başta olmak üzere, Nuhoğlu, Sarıalioğlu, Çakıroğlu konaklarının gravürlerini çizdi. Türkiye’nin kültür varlıkları olarak bilinen pek çok eserinin kara kalem çizimleri de ona aitti. 
 
Yurt içi ve yurt dışı yüzlerce sergisi var. Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde bile sergisi var.
 
Kaç Trabzonlu, Oflu sergisine gitti? 
 
Ben o sergilerde en az Trabzonluları gördüm. Trabzonlu dünya çapında bir isme gösterdiğimiz ihtimam işte bu!
 
Çağaloğlu yokuşunda, bir binanın en üst katında, yarı loş odasında bütün bunları üretti. Devlet Sanatçısı unvanı aldı. Sonra Trabzon Kültür Sanat Yaşam Dergimizde hayatını anlatan uzun bir söyleşimiz oldu. 
 
Of Ticaret Odası’nın Dergisi’ndeki söyleşisi o kadar hoşuna gitmişti ki, ‘bana biraz daha dergi ver, ressam arkadaşlarıma dağıtacağım’ demişti. 
 
Bahçelievler’deki evine kendisine dergiler götürdüm. Son görüşmemiz o değildi tabii. Başka zamanlarda da telefonla görüşmelerimiz oldu. 
 


Yolunu Cağaloğlu’na düşür, git saatlerce onu dinle. Konuşmayı sever ama asla boş bir cümlesi olmazdı. 
 
Cemal Akyıldız’la vedalaşamadık. Daha söyleyecek çok resmi olacaktı. Yaşı 80 olsa da her gün bir proje peşindeydi. Zamansız kaybettik denilmez. Yüce Allah’ın takdiri böyleydi. Rahmet olsun.
 
Acı olan bölgemizden çıkan böyle bir isme Trabzon ve Of’un kayıtsız kalması oldu. Kesinlikle Trabzon cemiyetlerinde hak ettiği değeri görmedi. 
Göstermedik. 
 
Sevgimizi ona vermede cimri davrandık. 
 
Türkiye’nin, devletin en üst makamlarda ağırladığı isme biz kayıtsız kaldık. 
 
Yeri doldurulamaz bir isim miydi? EVET. 
 
Sıradan ve klasik bir resim-gravür sanatçısı değildi. 
 
Olmadı da. Mektepliliğini, alaylılıkla birleştiren nadide bir ismi kaybettik. 
 
Mozart Salzburg’u, Rembrandth ve Rjin Hollanda’yı, sanat aracılığı ile dünyaya tanıttılar.
 
Elimizde Cemal Akyıldız gibi bir değer vardı. O hep Trabzon’un peşinden koştu. Trabzon için çok şey üretti. Trabzon onun için bir adım dahi atmadı.
 
Rahmetle ve minnetle.