27 MAYIS 1960 DARBESİ...(Üç Demokrasi Şehidi)





     27 Mayıs İhtilali Demokrasi ve sandığın iradesine konulan ipotek ile birlikte, DP siyasi iktidarına karşı yapılmış  olan o günkü askeri bir ihtilaldir?

    27 Mayıs 1960 yılında dönemin DP iktidarının Başbakanı Adnan Menderes'e karşı gerçekleştirilmiş olan askeri darbe girişimi sonucu Türk Silahlı Kuvvetleri adına yönetime el konulması ve Milli Birlik Komitesi diye tabir edilen geçici yönetimin ülkenin Demokrasi hayatını kesintiye uğratması eylemi?

      Çok hüzünlü ve dramatik bir hikayesi olan ve her şeyden önemlisi darağacında asılan üç demokrasi şehidi; Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan Yassıadaki yüksek mahkemenin yargılması sonucu ölüm cezası ile cezalandırılarak Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu 16 Eylül 1961 Başbakan Adnan Menderes 17 Eylül 1961 tarihinde infazları gerçekleştirilerek idam edilmişlerdir. Türkiye Cumhuriyetinin 3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın almış olduğu idam cezası yaş haddinden dolayı müebbet hapse çevrilerek idam cezasından kurtulmuştur.

      27 Mayıs 1960 ihtilali her ne kadar DP siyasi iktidarına yapılmışsa da hedefinde ki kurum Demokrasidir; milletin iradesine ipotek koymak Demokrasilerin kültür ve geleneğinde yoktur. İleri Demokrasi diye tabir ettiğimiz batılı devletlerde üç erk, kuvvetler ayrılığı prensibi, yasma, yürütme ve bağımsız mahkemeler yani yargı, kendi görev ve yetkileri doğrultusunda görev yaparlarlar. Türk töresi de devletler kuranlar hep asker kökenli savaşcı kahraman şahsiyetlerdir. Genç Cumhuriyetimizin kurucuları da hep asker kökenliydi! Kurucu liderimiz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere Fevzi Çakmak paşa, Rauf Orbay ve İsmat İnönü hep asker kökenli olan şahsiyetlerdi. Türk milleti töreci ve gelenekçi olduğu için o askerlere hep saygı duymuştur, çünkü ülkelerin kuruluşunda o kahraman ecdadımızın Al Bayrağımıza renk verdiği kanları vardır?

      Yassıada mahkemeleri sonucu çok önceden belli kurgulanmış ve hukukun üstünlüğünün yok sayıldığı ve adaleti olmayan, alınan kararların günümüzde bile tartışılmalarının yaşandığı düzmece kararların verildiği tarihe not düşülmüş mahkeme olarak ebediyete kadar tanınacak yargılanmaların yapıldığı bir mahkemedir. Duruşmaların bebek ve köpek davaları gibi basit suçlarla başlaması ve itibarsızlaştırmaya yönelik mahkemenin tutumunu daha da net bir şekilde ortaya koymaktadır. Türk milleti olarak Demokrasi kültürünü bugün bile hala benimseyememiş veya özümseyememişiz. 15 Temmuz darbe kalkışması bu hazin durumun da bir göstergesidir. Darbe geleneksel hale dönüşmemeli bu millet, Türk halkı bu durumu hak edecek acaba ne yapmıştıt?

      DP siyasi iktidarı merhum Başbakanı Adnan Menderes önderliğinde dönemin koşulları da göze alındığında ülkesini, yönetmeye çalıştı, belki hatalarda yapmıştır, fakat iktidara geldiği 1950 yılında ilk icraatı ezanın yeniden evrensel nitelikle orjinal haliyle Arapça okunmasını sağlayarak büyük bir hizmeti de ortaya koymuştur. Belki de bu durum ezanın Türkçe okunmasının terk edilmesi sonun başlangıcı olmuş olabilir. Siyasi kararlar ve yapılan icraatlar tartışılabilir herkesin hata yaptığı bir dönemde DP iktidarı da hatalar yapmış olabilir biz adil ve adaletli bir yargılamadan bahsediyoruz bu sağlanmadığı ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin yönetime el koyması meşrulaştırılamaz ve asla onaylanamaz. Asker Demokrasi kültürü ile yetiştirilen ve savaşçı ve stratejik bir meslek sahibi olan kurumun adı olmalıdır.

      Öncelikle 27 Mayıs ihtilali dönemin DP siyasi iktidarı mensuplarına karşı çok acımasız davranmış darbenin daha ilk günlerinde 29 Mayıs 1960 günü eski İçişleri Bakanı Dr Namık Gedik gözaltında bulunduğu Kara Harp okulunun balkonundan atlayarak intihar ettiği bilinmektedir. Ölümünün arkasında ki belirsizlik bu gün bile hala esararını korumaktadır. İşte DP'li milletvekillerine ve tutuklulara karşı yapılan kötü muamele sonucunda bir çok yaşlı milletvekili ceza ve tutuk evlerinde hayatlarını kaybetmiştir. Yassıada mahkemeleri şaibelidir ve taraflıdır? Hukukun üstünlüğüne olan inancımız orada ki suçlamaların ve uygulamaları gördüğümüzde sarsılmıştır. Özellikle idamların durdurulması ve infazların ertelenmesi  ile ilgili yapılan bütün girişimlerin uluslararası boyutlarının da sonuçsuz kalması bu durumun bir göstergesidir.

      Sonuç itibarıyla 1961 Anayasası 9 Temmuz 1961 tarihinde Anayasa referandumu yapılarak kabul edildi. Halkın ilk tepkisi sandığa gitmemek oldu, fakat yoğun kampanyaya rağmen katılım % 81’de kaldı. Tüm partilerin evet kullanacakları yönünde açıklama yapmak zorunda kaldıkları bu referandumda baskı ve dayatmalara karşı Anayasa ancak % 61.7 evet oyu ile kabul edildi. Yoğun propagandaya rağmen DP'lilere yönelik örtülü tehditlere karşın aslında çıkan evet oranı istenilen düzeyde değildi. Çok özgürlükçü ve insan haklarını kapsayan bu Anayasa da 12 Eylül 1980 darbesi ile nihayete ermiş ve yerini 1981 referandumu ile kabul edilen 1981 Anayasası almıştır. 1967 kuşağının etkili olduğu bu özgürlükçü Anayasa 1961de yapılan Anayası sayesindedir ama ne hikmetse onlarda bu 1961 Anayasasından da memnunluk duymamışlardır.

      27 Mayıs 1960 ihtilali sonuçlarıyla ve yaptığı tahribatla DP'li bir çok siyasi milletvekili ve şahsiyetin tutuklanarak cezaevlerine konulmasına ve ailelerin perişan olmasına vesile olmuştur. Elbette ki 27 Mayıs ihtilalin sosyo - ekonomik boyutları ve topluma yansıması buhranları da beraberinde getirmiş Türkiye Cumhuriyeti Devleti ciddi sıkıntılar yaşamış ve sanayi hamleleri sekteye uğramıştır. Demokrasi kültürüne sahip çıkmak adına Askeri ihtilaller ve yapılmaya çalışılan darbelerin ülkemize kaybettirdiklerini burada anlatmaya kalksak sayfalar dolusu yazılar yazmamız gerekir. Sonuçları itibarıyla 1961 İhtilali başta olmak üzere 1971 Muhtırası, 1980 İhtilali, 28 Şubat 1997 Porstmodern Darbesi ve içimizi yakan 15 Temmuz 2016 Darbe kalkışması Demokrasimize kaybettirdikleri Türk milletinin geleceğinin çalınmasıdır..

      İhtilalden önce yapılan 1957 seçimleri ile yeniden iktidara gelen DP siyasi iktidarı 27 Mayıs 1960 Askeri Darbesi sonucunda üç Demokrasi kahramanının idam edilmesi sonucu şehit vererek böyle bir hikayenin sahibi oldu. Dönemin 23. T.C Hükümetinin Başbakanı Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan idam edildi bu taraji komik hikaye ders alınması adına, Demokrasi açısından da siyasi tarihimizin kara bir lekesidir. Daha sonra AP siyasi iktidarın Başbakanı Süleyman Demirel'in Başbakanlığı döneminde Üç Demokrasi kahramanı olan şehitlerimizin itibarları iade edildi ve Tugut Özal başkanlığında ki ANAP siyasi iktidarının Başbakanlığı döneminde yine bu üç Demokrasi şehidimizin naaşları Devlet töreni ile Yassıadadan İstanbul Vatan Caddesinde ki Anıt mezarlığa nakil edilerek defnedildi.

      27 Mayıs 1960 İhtilali hüzünlü bir hikayedir ve sonuçları tıpkı diğer Darbelerde olduğu gibi itibarıyla gözyaşları sel olup akmıştır. Yüce ALLAH (C.C) necip milletimize ve Türk halkına, böyle vakaları bir daha yaşatmasın inşallah amin..

     '' Yaşasın Demokrasi ve yaşasın milletin iradesi.''

Ali KARACA
27.05.2020
İSTANBUL