Anadolu'da edebiyatımızın büyük kurucusu Yunus'dur

Türkiye Yazarlar Birliği'nden şairler, yazarlar ve akademisyenler; büyük tasavvuf ve halk şairi Yunus Emre'yi, Eskişehir'in Mihalıççık ilçesi Sarıköy'deki kabri başında andı.

 Ankara’dan yola çıkan kafile önce Nallıhan İlçesinin Emremsultan köyündeki Tapduk Emre’nin kabrini ziyaret etti. Burada Kuran-ı Kerim okundu ve birlikte dua edildi.

Daha sonra, Ankara, İstanbul, Bursa ve Eskişehir’den gelen yazar, şair ve bilim adamları Eskişehir Türk Dünyası Vakfı’nın Yunus Emre’nin Sarıköy’deki türbesinde düzenlediği anma programa katıldılar. Burada, Yunus Emre’nin 3 ayrı kabrini de ziyaret ederek dua okudular ve Yunus Emre'nin şiirlerini seslendirdiler.

Doğan: Yunus Emre’yi mahalli bir figür haline getirmek yanlıştır

Ney dinletisi ve ilahiler ile başlayan programın açılışında bir konuşma yapan TYB Şeref Başkanı D. Mehmet Doğan, Yunus Emre’nin edebiyatımız için çok önemli bir yeri olduğunu, sesi ve nefesi Anadolu’da büyük bir edebiyatın başlangıcını oluşturduğunu söyledi.


Doğan sözlerini söyle sürdürdü: “Burada Mustafa Özçelik’in davetlisi olarak bulunuyoruz. Bunun arkasında da Türk Dünyası Vakfı ve değerli arkadaşlarımız var. Ne zaman Eskişehir yolundan geçsem Sivrihisar’a yaklaşırken Yunus Emre okunu görür ve hayıflanırım. Bir gün sırf bu tabelanın gösterdiği istikamete giderek Yunus Emre’nin köyüne gitmek isterim.  Bugüne kısmetmiş. Bu arada Hareket Dergisi’ni tedkik ederken, 1949 yılında malum buradaki kabrin nakli var ve bunun da uzun bir hikâyesi bulunuyor. Eskişehir ile alakası olan müfettiş Halim Baki Kunter Yunus Emre’nin kabri konusuyla ilgileniyor. Bir Yunus Emre derneği kuruluyor. Resmi makamlarla görüşüyorlar ve nihayet 1949 mayısında bu kabir büyük bir kalabalığın katılması ile naklediliyor, asıl Yunus Emre’nin hatırasına yapılan abidevi çeşme açılıyor.

Burada Sivrihisarlı Mehmet Kaplan hocayı da yad edelim. Onun 1949’da Hareket’te yayınlanan bir yazısı var: “Mukaddes Uçurum”. İlk cümlesi de “Yunus bir uçurumda yatar”. Kaplan hoca 1920’lerin sonunda, 1930’ların başında ailesiyle Sarıköy’e gelir ve gece buradan geçen tiren yolculara ayran satmaya çalışır.

Mihalıççık, dolasıyla Sarıkoy önceden Ankara’ya bağlıydı. Hani, Yunus Emre, Kütahyalıdır, Karamanlıdır, Kula’lıdır, Erzurumlu’dur derler ya ben de dedim ki Yunus Emre Ankaralıdır! Çünkü eski idari taksimata göre Milahalıçcık hatta Sivrihisar Ankara’ya bağlı idi. Sonra burayı Eskişehir’e bağlıyorlar, Yunus Emre de Eskişehirli oluyor.  Bu idari bölünmelere bakarak , Yunus Emre’yi mahallen sahiplenmek yanlıştır, Yunus bütün millete malolmuştur. O’nu mahalli bir figür haline getirmek doğru değildir. Yunus Emre bizim için çok önemli, Anadolu’da birinci yüzyılımız fetih, yerleşme yüzyılı, ancak ikinci yüzyılda edebiyat kendini belli ediyor.”

Anadolu’da edebiyatın esas mayasının Mevlâna tarafından çalındığını belirten Doğan, Mevlâna ve Yunus Emre’nin konumları ve eserlerine ilişkin de şöyle bir karşılaştırma yaptı.

“Mevlâna öyle bir âlem içinde yaşıyor ki; yerleşik, şehirli, Kitabi, çalışmaları kayıtlı. Yunus Emre ise daha serbest ve  Konya merkezinin dışında. Edebiyatımızın arkaplanında tasavvuf var. Bunlar edebiyat yapmak için değil, bir şey söylemek için şiir yazıyorlar ve söylüyorlar. Türkçe şiirimizin, edebiyatımızın temelinde Yunus Emre var. Yunus Emre olmasa diğerlerinin eserleri ile de bir Türk edebiyatı olabilirdi ama büyük başlangıcı yapan Yunus Emre’dir. Yunus Emre edebiyatımızın büyük kurucusu, batı Türkçesinin temelinde Yunus Emre’nin şiirleri vardır.”

Milletimize ve tüm dünyaya malolmuş şahsiyetlerimizin yeteri kadar tanınmadığını da belirten D. Mehmet Doğan, “Şöyle bir şanssızlığımız var, böyle büyükleri herkes tanıyor, biliyor. Ancak çok yüzeysel tanıyor. Herkes Yunus Emre’yi bildiğini şiirlerini okuduğunu sanıyor. Esasında ne Yunus Emre’yi tanımış ne de şiirlerini doğru dürüst okuyorlar. Milli eğitimde Yunus Emre’nin şiirlerinin müfredatda daha geniş yer alması, hatta bazı şiirlerinin ezberletilmesi elzem diye düşünüyorum. Yunus Emre’yi tanıma konusunda farklı çabalarımız olması gerekir, bu buluşma bu yolda güzel bir başlangıç olabilir” diye konuştu.

2021’in Yunus Emre yılı olması konusunda  düşüncelerini de paylaşan Doğan, bu özel yılların layıkıyla değerlendirilemediğini söyleyerek daha önce ilan edilen “Mehmet Âkif Yılı” ile ilgili de şunları söyledi: “Biz uğraştık, didindik “Mehmet Âkif Yılı” ilan ettirdik. Adeta yıl boş geçti. Devlet bu işleri resmi olarak kabulleniyor, bunun arkasını doldurmuyor, gönüllüler güçleri yettiği kadar yapıyorlar, böylece gelip geçiyor.”

Arıcan: Yunus Emre’yi Mevlâna -Mesnevî kadar tanıtamadık

TYB Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan da yaptığı konuşmada, “Öncelikle burada bulunmaktan duyduğum memnuniyeti belirtmek istiyorum. Yunus Emre ile ilgili şu tespitimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Yunus Emre’yi Mevlana kadar, Mesnevi kadar tanıtamadık. Mevlana hak ettiği değeri görüyor, düşüncesi felsefesi tüm dünyaya yayılıyor.  Elbette bir mukayese değil ama, Yunus Emre’yi bu şekilde, bu derece tanıta bildiğimizi düşünmüyorum. Tabi ki dilimizde her zaman Yunus Emre var, bu sadece şiirleriyle daha çok dile geliyor. Aslında her ülkenin her coğrafyanın her kültürün bir felsefesi ve düşünme biçimi var. Bizim de düşünme biçimimizi en güzel özetleyen yunus Emre’dir.” dedi.

Arıcan konuşmasında Yunus Emre’nin eserlerindeki felsefesine ilişkin olarak da şunları söyledi:

“Yunus Emre’nin her bir dizesi bu torakların felsefesini anlatıyor. Bizim felsefemiz gönül felsefesidir, irfan felsefesidir. Bir felsefemiz olacaksa ve bunu dünyaya göstereceksek bu gönül ve irfan felsefesi olmalıdır. Bunun da en güzel örneği Yunus Emre’dir. Yunus Emre milli eğitimde ve üniversitelerde daha çok okutulmalı. Bu topraklarda yetişen nesillerin dünyaya, varlığa nasıl bakması gerektiği ile ilgili olarak Yunus Emre’nin düşüncesine odaklanması gerekir. Yunus Emre’ye dair düşünme biçimini, daha fazla dillendire bilmeliyiz. Bunu daha geniş kitlelere yayabilmeliyiz hatta dünyaya duyurmalıyız.”

Programa katılanlardan Prof. Dr. Adnan Karaismailoğlu da yaptığı konuşmada, “Mevlâna ve Yunus Emre eserlerinde bizlere istikameti ve samimiyeti gösterdiler. Bu ikisini gönüllerimize yerleştirdiler. İçinde bulunduğumuz bu meclis, birlik ve beraberlik inşallah daim olur. Ömrümüzün hayırlı bir anı hayırlı bir günü, vesile olanlardan Allah razı olsun.” diye konuştu.

Şair yazar Mustafa Özçelik de yaptığı konuşmada, Eskişehir Düşünce Okulunun amacı, öğrencilerin, proje koordinatörlerinin yaptıkları faaliyetler ve Yunus Emre’nin genç kuşaklar tarafından iyi ve doğru anlaşılabilmesi için yaptıkları faaliyetler hakkında bilgiler verdi.

“Türkiye Yazarlar Birliği’nin değerli yöneticileri, şube başkanlarını ve üyelerini Eskişehir’de, Yunus Emre’nin makamında ağırlamak bizleri mutlu etti” diye konuşan Özçelik, bu ilk buluşmanın ilerleyen yıllarda da devam ederek bir gelenek haline gelmesini arzu ettiklerini belirtti.

Konuşmalardan sonra İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı, Osman Yüksel Serdengeçti’nin 6 Mayıs 1949 tarihinde Sarıköy’de Yunus Emre’nin yeni mezarına nakli törenlerine katılarak bu konudaki düşüncelerinin yer aldığı; “Yunus’un Mezarı Başında Kopan Kıyamet: Sarıköy Mahşeri” yazısını okudu.

Programda bir öğrencinin ney dinletisinden sonra şairler, yazarlar, bilim adamları ve Düşünce Okulu Öğrencileri Yunus Emre’nin şiirlerini seslendirdiler.

Etkinliğe; TYB Şeref Başkanı D. Mehmet Doğan, TYB Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan, Genel Başkan yardımcısı Osman Özbahçe, TYB Vakfı 2. Başkanı İbrahim Ulvi Yavuz, Danışman Ferhat Koç, eski Genel Başkanlardan Prof. Dr. Hicabi Kırlangıç, Yönetim Kurulu Üyeleri Mehmet Kurtoğlu ve Mahmut Erdemir, TYB ‘de Mesnevî okumaları yapan; Prof. Dr. Adnan Karaismailoğlu, Dr. Öğretim Üyesi Fahrettin Coşguner ve Doç. Dr. Yakup Şafak, İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı, yönetim kurulu üyeleri Muzaffer Doğan, Ahmet Maraşlı, Haluk İnanoğlu, Mekki Yassıkaya, Bursa Şube Başkanı Mustafa Baki Efe, Yönetim Kurulu Üyeleri İhsan Deniz, Kenan Yardımcıoğlu, Eskişehir’den; Eskişehir Türk Dünyası Vakfı Genel Sekreteri Mustafa Fıratlı mütevelli üyesi Mustafa Özçelik, Düşünce Okulu koordinatörleri Fatma Balcı,  Düşünce Okulu Öğrencileri, TYB İdari İşler Müdürü Mustafa Ekici, Alaattin Varol, Genç TYB’den Rabia Nur Akmaz ve Büşra Gönülal katıldılar.