KUTLU DOĞUM ‘NE MUTLU BU KUTLU YOLUN MUTLU YOLCULARINA ‘


Ey saadet güneşimiz var edenin insanlığa gönderdiği sonsuz nur senin doğuşunla şereflendi gönüllerin mutluluğu insanlığın huzuru

Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik. (Enbiya süresi 107. Ayeti) Ey yaradanın ve yaratıcının iftiharı Hz Muhammed (s.a.v) senin kutlu doğumun mutlu bir doğumunda müjdesidir. Gönül dünyamızın eşsiz sultanı sevgililer sevgilisi nur kolunun tamamlayıcısı ve sonuncusu güzel ahlaklı ve gül kokulu nebi yer yüzüne gelmiştir. Levlake Levlak lema halaktel eflak Kuts-i hadiste Allah c.c buyurduğu gibi Sen olmasaydın sen olmasaydın Habibim eflaki felekleri yaratmazdım. Böyle güzel bir yaratılış gayesi tüm insanlığı aydınlatacaktır.Yüce Allah c.c kainatı alemleri sevgi için yaratmış bu sevginin tamamlayıcısı olan alemlere rahmet olarak gönderilen sevgili efendimiz Hz Muhammed (s.a.v) 12 Rebiülevvel 20 Nisan 571 yılında bir pazartesi günü sabaha karşı fil vakasından hemen sonra dünyaya geldi. Bu kutlu müjdeli doğum ile birlikte görünen bir çok mucizeler ve önemli değişiklikler meydana geldi. İranda Kisranın sarayından 14 sütün yıkıldı Sava gölü kurudu. Bin yıldan beri ateşe tapanların ateşi söndü. Bu işaret ve olağan üstülükler Bizans ve Pers imparatorluklarının yıkılacağına putperestliğin ortadan kalkacağına dair bir işaret bir müjdeydi.Çünkü Allah c.c kendi nurundan yarattığı sevgili Habibi yeryüzününün efendisi rahmet ve merhamet Peyganberi Hz Muhammed (s.a.v) tüm insanlığa gönderildi
Hamile anne Amin'eye rüyasında esrarlı bir el doğacak olan çocuğa Muhammed (s.a.v) adını koy bu isim o güne kadar atalarında ve cetlerinde hiç yoktu. Kabede ibadet etmekte olan dede Abdülmüttalibe hemen haber verildi. Abdullahın bir oğlu oldu bu kutlu doğum büyük bir sevinçle karşılandı. Kureyşlilere büyük ziyafetler verildi artık Ahmedin yıldızı doğmuştu dede Abdülmüttalibin sevincine diyecek yoktu.Bütün arap yarımadasını onun güzel nuru kaplamıştı. Adının Muhammed (s.a.v ) konulduğunu öğrenenler şaşırdılar dede Abdülmuttalibe bu ismi koymandaki muradın nedir diye sordular. Dede Abdülmuttalib ise Muhammed (s.a.v) çok mukaddes bir isim çok Hamd-ü sena olmuş kişi demektir diyerek onu yerde halk gökte hak pek çok övsün. Kabe artık ikiziyle dede Adülmuttalibin sayesinde tanışıyordu.Kutlu doğum ile birlikte her tarafı nur kaplamış bolluk ve bereket Allah c.c bir ihsanı lütfu olarak olarak nur çoçuğun hatırına insanlığa sunuluyordu. Bu kutlu doğum ile birlikte olağanüstü özellikler ve belirtiler meydana gelmiştir. Hz Muhammed (s.a.v)'in nesep kolunun şerefi Hz İsmail (a.s) çıkar. Onun Hz İbrahim (a.s) soyundan geldiğini biliyoruz. Adnandan başlayan nesep kolu Kinane, Kussay,Abdülmenaf,Haşimi ve Abdülmuttalib oğullarıdır. Sevgili efendimiz Hz Muhammed (s.a.v) benim nesep kolumda zinadan eser yoktur. Bana cahiliye devrinin çamurundan zerre sıçramamıştır demiştir. Bu kolda ne zaman bir şüphe görünse ben daima hayırlı olan tarafa geçtim.Ben pak anne ve babalardan vucuda geldim. Çocukluk ve gençlik yılları çok hüzünlü geçti anne Amine validemizin vefatı insanlığa emanet olarak bırakılan nur kolunun temsilcisi yetim çoçuk dede Adülmuttalibe verildi. O artık dedesinin himayesindedir Hz Abbas (r.a) nakledilen bir riyavette şöyle diyor anne ve babadan yetim öksüz kalan bir peyganber üzerinde kul hakkı kalmasın diyedir. Bu arada dede Abdülmuttalib nur çoçuğu Kabeye götürür burada kendisinin bir divanı vardı o mekkenin reisi ulusu idi.Dede Abdülmuttalib ölmeden önce Hz Muhammed (s.a.v)'i torununu oğlu Ebu Talibe emanet ederek hayata gözlerini yumdu artık sevdiklerinden bir bir ayrılıyordu.Nur halkasının ve kolunun son temsilcisi ahir zaman Peyganberi gençlik dönemindedir onun göstermiş olduğu olağan üstülüklerle ve alametlerle insanları hayretlere düşürüyordu. Şama giden (Ebu Talibin) başında olduğu bir kervana iştirak ederek rahip Bahiranın görmüş olduğu harikuladelikler ve alametler karşısında onu şaşırtmış aziz dudakları peyganberlik mührünün üstüne bir buse ile taçlanması hep nübüvvetin bir işaretiydi. Rahip Bahiradan yıllar sonra genç delikanlık döneminde aynı kilisede görev yapan rahip Nastura yine aynı bu olağanüstü olaylara gözleriyle şahit olacak eğer ömrüm yeterse sana Hz Muhammed (s.a.v) tabi olacağım diyerek ahir zaman peyganberinin adeta müjdesini veriyordu.
Kim resule itaat etmiş olursa Allaha itaat etmiş olur (Nisa süresi 80. Ayeti) Yüce yaratıcımız Allah c.c beni sevmek için benim Habibimi de sevmeniz gerekir gerekir. Çünkü onu sevmiş olan beni sevmiş bana ulaşmış olur. Bu mesaj yüce Kuran-ı Kerimi gönderen Allah c.c bir lütfudur. Daha cahiliye döneminde Mekkede emin bir insan olmak herkesin çok güvendiği El - Emin sıfatıyla taçlandırılan bu unvan onun güzel ahlakınında bir sonucudur. Hacerü-l Esvet taşının yerine konulması ile ilgili çıkan büyük kavganın anlaşmazlığın tatlılıkla sonuçlanması tüm kabilelerin ortaklaşa onu yerine koyması Hz Muhammed (s.a.v) in ne kadar emin ve güvenilir olmasından kaynaklanır. İşte herkesi kendine hayran bırakan bir davranış uzlaştırıcı bir uslup ancak peyganberi bir ahlakla mümkün olabilir. İşte böyle büyük temiz bir ahlak sahibine gelen evlilik teklifi Büyük ve Temiz Hz Hatice ( r.a) validemiz bu harikuladelikler sahibi genç Hz Muhammed (s.a.v)'e aşıktır Hz Hatice (r.a) validemiz onunla kurmak istediği bu güzel ortaklığa ilk adımı atmak için evlilik teklkifinde bulunmuş bu teklif elbette genç Hz Muhammed (s.a.v) tarafından kabul edilmiştir.Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin (Kalem süresi 4. Ayeti) Kurulacak olan bu güzel ortaklıktan Ehl-i beytin soyu nesli devam edecektir.Hz Muhammed (s.a.v)'in Hz Hatice (r.a) tutkulu derecesinde sonsuz sevilmek Hz Aiyşe (r.a) ise sevginin sevmenin doruğuna çıkmıştır.Onun için cennet ehlinden kadınların en üstünü Hatice ,Fatıma,Meryem ve Asiyedir. Gaye – insan ve ufuk peyganber bende sizin gibi bir beşerim yani insanım diyecek kadar alçakgönüllü ve mütevazi olduğunu tüm insanlara göstermiştir. Göklerin derinliklerinden gelen işaret ve alametler vahiy yoluyla Cebrail (a.s) vasıtasıyla İlah-i memuriyeti tebliğ ederek tüm insanlığın ufkunu açacak olan risaleti tebliğ ediyordu. Peyganberlik görevi onun güzel ahlakı ile taçlanacak alemlere rahmet olarak bir müjdeleyici,yol gösterici ve uyarıcı olarak insanlık alemine gönderildi. Allah c.c Resulü ,Peyganber,Nebi,Devlet Başkanı ve Baş Komutanlık gibi sıfatlarıda yanında taşıyordu. O artık insanlık alemi için her şey demekti.
Yaradan rabbinin adıyla oku ( Alak süresi 96/1 ayeti ) diye başlayan nübüvvet yolu bu kutlu mesajla başlamıştır. Oku diye başlayan vahiy yolu onun sevgili efendimiz Hz Muhammed (s.a.v ) in ölümüne kadar kesintisiz olarak devam edecek tüm insanlığı aydınlatacak olan İlah-i mesajlar Cebrail vasıtasıyla kendilerine tebliğ edilecektir. Sevgili peyganberimiz Hz Muhammed (s.a.v) hadis-i şeriflerinde Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim. Diyerek rehberlik edeceği yol göstereceği aynı zamanda güdeceği insanoğlu ona ümmet olmak için layıkıyla görevini yerine getirmek için çok gayret gösterecektir. Beşeriyetin ve medeniyetin tüm güzelliklerini üzerinde barından güzel ahlaklı sevgi insanı şevkat ve merhamet sahibi nur kolunun tamamlayıcısı ve sonuncusu kendisini öven insanlara, arkadaşlarına o övdüğünüz Hz İbrahim (a.s) dır diyerek ne kadar alçakgönüllü olduğunu
Bir kez daha göstermiştir. Sevgi insanı olan Hz Muhammed (s.a.v)'in insanlara karşı yumuşak huylu olması onun ben hüzün Peyganberiyim diyerek ne kadar çiledolu bir yaşamı olduğunu herkese göstermiştir. Her zaman istiare ve iştişareye önem veren hoşgörü ve şuraya açık sahabilerinin,arkadaşlarının görüş ve önerilerine önem veren ehemmiyet gösteren bir bilge kişiliktir Kuran Peyganberidir.Yüceltici hiç bir tavırdan hoşlanmayan ondan olağanüstülükler bekleyenlere bende sizin gibi bir insanım elbette (Kuşkusuz Allah c.c peyganberlerine mucizler vermiştir) diyerek ben vahiy hariç bana bildirildiği kadarını bilenim bildirilmediğini (Gaybı) bilen değilim. Şu güzel Hadis-i şeriflerinde Hz Muhammed (s.a.v) şöyle buyuruyor.Beni Hıristiyanların Meryemin oğlunu yücelttikleri gibi yüceltmeye kalkmayın.Ben yalnızca bir kulum. Benim için şöyle deyin O Allahın kulu ve elçisidir. Böyle bir anlayışın güzelliği elbette çok şanlı olur.Bu güzellik alemlere rahmet olarak gönderilen Hz Muhammed (s.a.v) in güzel faziletli işleridir. Sevgili efendimiz kendi güzelliğini öven bir kişiye o övdüğünüz kardeşim Yusuf (a.s) dır diyecek kadar sevgi insanıdır. Cahiliye devrinden döneminden aydınlığa giden yol arap yarımdasında bulduğu taraftarlarla onlara katılan Müslümanlar gün gittikçe artıyor bu önlenemz yükselişe dur denilemiyordu. Nur kolunun güzel temsilcisi örnek davranışlar sergileyerek herkesin takdirini kazanıyor sadece Müslümanlardan değil müşriklerinde haklı övgüsüne mahsar oluyordu. Kurmuş olduğu adalet ve sevgi ile taraflı tarafsız herkesi kendisine hayran bırakıyordu işte peyganberi bir ahlak ancak bu güzel davranışlarla ifade edilebilirdi.
Merhamet ve şefkat sahibi güzeller sultanı alemlere rahmet peyganberi Hz Muhammed (s.a.v)’in kendisine yapılan bir haksızlığı,kötülüğü af edecek bağışlayacak kadar hoş görü ve fazilet sahibiydi.O gönüllerin sultanı idi. İncitmek ve kırıcı olmak onun fıtratının yaratılış özelliği değildi. Affetmek ve bağışlamak insan kazanmak herkese eşit mesafede durmak onun güzel davranışlarınında bir adıydı. Miraçta yaşamış olduğu güzellikler ve harkuladedilkler Beş vakit namazın farz kılınması onun hicret eden bir peygamber olması bu yolculukta ona arkadaşlık eden Hz Ebubekir (r.a) gibi bir büyük dost ile yolculuğu nasip etmiştir.Bu büyük dostla kurulacak olan sevgi ve ortaklık örnek bir davranış olacaktır.Hz.Ömer (r.a) gibi kudretli ve celalli,adalete sahip olan H.z Osman (r.a) ve Hz Ali (r.a) gibi sonradan İslamın halifeleri ve yıldızları olacak olan ona Medinede arkadaşlık edecek özellikle Allah c.c aslanı amcası olan Hz Hamza (r.a) gibi yiğit bir kahramanı Uhudda şehit verecek aynı zamanda büyük bir hüzünüde yaşıyacaktı. Peygamberlik yolu çileli bir yoldur.Bazen en sevdiğinizden ayrılırısınız bazende sevdiklerinizden
Hicret Yesrip şehrinin adını sevgili efendimiz Hz Muhammed (s.a.v) sevgisi ile medenilikten gelen Medine olarak değiştirilecek. Çünkü burada kurulacak sevgi bağı ensar ve muhacir kardeşliği öyle güzel şekillenecek ki her şeylerini paylaşacak kadar ileriye gideceklerdir. Medine İslam peygamberi olan Hz Muhammed (s.a.v) ‘e ev sahipliği yapacak onu kucaklayacak bir şehirdir artık. Müslümanlar İslam dinini yaymak için çalışmalar yapıyor başlarında bulunan bilge liderleri onlara yol gösteriyor bu kutlu yola katılanlar Müslümanlıkla şerefleniyolardı.Yapılan bir çok savaş İslam adına Allah (c.c) dinini tüm insanlığa tescilletiyor bu sayede büyük katılımlar kitleler halinde İslam dinine girmiş oluyolardı. Müslümanlık artık arap yarım adasında bir güç haline dönüşmütü.Mekkenin fethi ve veda haccı İslam alemi için çok önemli bir dönüm noktasıdır. Herkes böyle bir durumun olacağına inanmıyordu. Belkide ihtimal vermiyodu ama bir avuç inançlı insan ve onların lideri Gaye - ufuk ve insan peygamber Hz Muhammed (s.a.v) in eliyle fetihler mühessir olmuş tüm insanlık alemi adalet ve hak üzerine kurulan bir düzenle tanışmış oluyordu. Böylece sevgili efendimizin hoşgörüsü ve alcak gönüllülüğü insanlara örnek oluyor özellikle merhamet ve şevkatli olmayı çocuklara karşı kullanıyor sevgili efendimiz Hz Muhammed (s.a.v) torunları ehl-i beytin kendi neslinin nur kolunun temsilcileri Hz Hasan (r.a) ve Hz Hüseyin (r.a) karşı göstermiş oluyordu.
İşte Gaye - insan ve ufuk peygamber olan Hz Muhammed (s.a.v) için şairinde söylediği gibi Muhammed beşerdir amma sanmayın her beşer gibidir o değersiz taşların içinde yakuta benzer. Güzel ahlakın tamamlayıcısı artık risaletini tamamlamış veda hutbesiyle orada bulunan bütün Müslümanlarla vedalaşmış şahitlik istemiş Allah c.c huzurunda veda haccını tamamlamıştır. Artık emanetin sahibi elcisini göndermiş gerekli izni istemiş Er Refik-ül alaya çıkmanın ve yüce dosta kavuşmanın artık vakti zamanıdır. 8 Temmuz 632 yılında mukaddes ruhlarını teslim eden rahmet ve merhamet peygamberi Hz Muhammed (s.a.v) fani dünyadan ebediyete olan yolcuğuna çıktı ahirete intikal etti. Büyük dost Hz.Ebubekir (r.a) hayatında ne güzeldin ölümündede ne güzelsin diyerek onun büyük bir güzelliğin tamamlayıcısı olduğunu ifade ediyordu. Her nefis her canlı ölümü tadacaktır (Embiya suresi 35.Ayeti) artık vahiy yolu açılmamak üzere kapanmış nübüvet ( peygamberlik ) mührü kaldırılmıştı.Ebedi aydınlık ebedi ayrılık insanlığa ve Müslümanlığa bıraktığı en büyük mirastır. Hz.Muhammed (s.a.v)'in güzel ahlakı yol göstericiliği ve rehberliği hepimize örnek olacak asırlara yüz yıllara taşınacaktır.